Gazetemize yaptığı açıklamada Bartın Amasra’da meydana gelen ve 41 madencinin hayatını kaybettiği kazaya değinen Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, “ Bir hafta önce gelen haberler Türkiye’nin ciğerine ateş gibi düştü. Çok üzüntü duydum. Hayatını kaybedenlerin akrabalarına ve yakınlarına taziyelerimi sunuyorum, yaralananlara acil şifalar, hayatını kaybedenlere de rahmet diliyorum” dedi.
Hüseyin Yarıcı sözlerini şöyle sürdürdü.
“2010 da Zonguldak Karadon, 2014 de Manisa Soma’da da aynı üzüntüyü yaşadık. Her kazada çocuklar babasız, eşler kocasız, anne ve babalar evlatsız kalıyor. Düşüncelerimiz ve dualarımız yaslı aileler ve Türk halkı ile birlikte. Bu kazalara artık bir son verilmesini diliyorum. Sayıştay 2019 yılında gerekli uyarıları yapmış, Bartın Amasra’daki üretim derinliğinin eksi 300 metreye ulaştığını, çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığını belirterek, ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerektiğini söylemiş. Hatta ‘Solunabilir ve patlayabilir tozla mücadelede, toz oluşumunun engellenmesi ve kaynağında tozun bastırılması için kurulan tesisat, fiskeler ve alınan diğer önlemlerin hareketli ortamda sürekli kontrol edilerek güncellenmeleri ve bunların sürekli çalışır tutulmaları’ önerilmiş. Yetkililer de gerekli önlemlerin alındığını ifade ediyor. Ancak anlaşılıyor ki alınan önlemler yeterli olmamış.”
İş kazası diye bir kavramın varlığına vurgu yapan Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, “Ancak ‘mesleğin kaderinde bu var’ demek, Karadon, Soma ve Amasra dâhil, Türkiye’deki iş kazalarının öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Bakınız, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi 2015 den 2020 ye kadar her yıl madenlerimizde çalışan her 100 bin işçimizden 53 ünü iş kazalarında yitirdiğimizi, bu oranın Polonya’da 8, Almanya’da 4, Macaristan ve Slovenya’da ise sıfır olduğunu, Türkiye’deki madencilerin ölüm riskinin, dünya ortalamasının 20 katından fazla olduğunu söylüyor. Demek ki, maden kazaları da dâhil tüm iş kazaları öngörülebilir ve önlenebilir niteliktedir. Bu konudaki hedefimiz ölüm riskini mümkün olan en düşük seviyeye indirmek hatta sıfırlamaya çalışmak olmalıdır” dedi.
İyi Parti’nin maden şehitleriyle ilgili önergesi, AKP ve MHP tarafından reddedildi
Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, İYİ Parti’nin ‘Maden ocaklarında oluşan iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına, aylık bağlanması ve kamuda istihdam edilmesi’ önergesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini kaydetti.
Hüseyin Yarıcı İyi Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz Bey’in verdiği önergenin 31 Mayıs 2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa ek madde eklenmesi talebi ile ilgili olduğuna vurgu yaparak, “ek maddede, maden ocaklarının yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının, kuruma olan her türlü borçlarının terkin edilmesi ve hak sahiplerine 32′ nci maddenin ikinci fıkrasının a bendinde öngörülen şartlar aranmaksızın bu kanun hükümlerine göre aylık bağlanması yer alıyordu. Ancak İYİ Parti’nin önergesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AKP ve MHP oyları ile reddedildi” dedi.
2023 yılı bütçesinde öngörülen harcamaların yükü milletimizin sırtına yüklenecektir
2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne ilişkin görüşlerini de paylaşan Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı demokrasilerde ve çağdaş ülkelerde bütçenin, yurttaşlardan alınan vergilerin nereye ve kimler için harcanacağını gösteren çok önemli bir planlama olduğunun altını çizerek şunları söyledi.
“2022 yılında bütçe açığının 278 milyar lira olmasını hedeflemişlerdi. Şimdi ise ‘bütçe açığı, 461 milyar lira olacak’ diyorlar. 2022 yılı bütçesinde toplan harcamalar için 1 triyon 751 milyar ödenek verilmişti. Getirilen bütçede harcamaların 3 trilyon 134 milyar liraya ulaşacağı ifade ediliyor. Hükümetin açıkladığı bu rakamlardan yüksek bütçe açıklarının önümüzdeki aylarda da şahlanarak devam edeceğini düşünebiliriz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener bu bütçenin bir seçim bütçesi olduğunu ifade ediyor. Can alıcı soru şu! Bu devasa harcamalar nereden karşılanacaktır? Bizlerden, vatandaşlardan karşılanacaktır. Bu da sade vatandaşlara, ücretli kesime, emeklilere, çiftçiye ilave yükler getirecektir. ‘Devletin bütçesinden beş kuruş çıkmıyor’ diye anlatılan kamu-özel iş birliği projelerine 42 milyar lira ödenmesi öngörülüyor ancak bu rakamın yıl sonuna kadar 53 milyar lirayı bulması bekleniyor. Bu harcamaların milletimizin sırtına yüklenecek vergilerle karşılanacağını söylemek yanlış olmaz.”
Bizim öncelikli itirazımız bu kötü sistemedir
Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, enflasyonun milletimizin belini büktüğü, gelen zamlarla perişan olduğunu hatırlatarak, “Hazırlanan bütçe milletimizin rahatlamasını sağlayacak bir bütçe olmaktan uzaktır. Önümüzdeki günlerde yurttaşlarımızın daha çok sıkıntıyla baş başa kalacağını söylemek mümkündür. Bu gelişmeler de gösteriyor ki, ekonominin içinde bulunduğu durum; çiftçimizin, esnafımızın, emeklilerimizin, öğrencilerimizin çektiği bu çile sadece iktidarın hatası değil, aynı zamanda tercihidir. Çünkü başkanlık sistemi rasyonellikten, şeffaflıktan, hesap verebilirlikten uzak olduğu için kötü kararların alınmasına sebep oluyor. Kişisel düşüncem, bu sistem; kişisel tercihlerin, ülkenin ve devletin çıkarlarının önüne geçmesine sebep oluyor. Yani bu sistem Türkiye’nin önünü açmak yerine, koca bir milleti iktidarın uygulamalarına mahkûm ediyor. İşte tam olarak bu yüzden bizim öncelikli itirazımız bu kötü sistemedir. Çünkü bu sistem sebep, yaşadığımız ekonomik kriz ve derinleşen yoksulluk bir sonuçtur” dedi.
Dezenformasyon yasası ülkemizi özgürlüklerden ve demokrasiden uzaklaştırma ihtimalini güçlendiriyor
Bu hafta sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin 99. yaşını kutlayacağını belirten Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, Cumhuriyetin kuruluşunda çizilen yolun çağdaş uygarlığa erişmek olduğunu belirtti.
Çağdaş uygarlığın ise ülke yönetimi ve bilim başta olmak üzere hayatın her alanında özgürlükleri sağlamanın ve insan haklarının tanındığı bir ortamı yaratmak ve sürdürmek anlamına geldiğini söyleyen Hüseyin Yarıcı, “Ne yazık ki Meclis’te kabul edilen dezenformasyon yasası ülkemizi özgürlüklerden ve demokrasiden uzaklaştırma ihtimalini güçlendiriyor. Dilerim bu yasa demokrasi anlayışının önde gelen ilkelerinden biri olan basın özgürlüğünü kısıtlamaz, dezenformasyon kılıfıyla suça dönüştürülecek bir uygulama alanına dönüşmez. Bu vesileyle tüm yurttaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlar, toplum yararına kullanılan bir demokrasinin inşa edilmesini temenni ederim” dedi.